REKTUM KANSERİ

Rektum, kalın bağırsağın son kısmıdır. Kolonun (kalın bağırsağın) son bölümünün sonunda başlar ve anüse giden dar geçişe ulaştığında sona erer. Rektumdaki kanser (rektal kanser) ve kolondaki kanser (kolon kanseri), genellikle “kolorektal kanser” olarak anılır.

Rektal ve kolon kanserlerinin birçok yönü benzer olmakla birlikte, tedavileri oldukça farklıdır. Bunun nedeni, rektumun dar bir alanda bulunması, ancak pelvik boşluktaki diğer organlardan ve yapılardan ayrı olmasıdır. Sonuç olarak, rektum kanserinin komple cerrahi olarak çıkarılması zor ve son derece karmaşıktır. Kanserin tekrarlama riskini azaltmak için genellikle ameliyattan önce veya sonra ek tedaviye ihtiyaç duyulmaktadır.

REKTUM KANSERİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Rektum kanserinin sık karşılaşılan belirtileri şunlardır:

  • İshal – Kabızlık – Dışkılamada düzensizlik
  • Dışkıda kan
  • Dışkıda mukus
  • Karın ağrısı
  • Ağrılı bağırsak hareketleri
  • Demir eksikliği anemisi
  • Bağırsağın tamamen boşalmadığı hissi
  • Açıklanamayan kilo kaybı
  • Yorgunluk hissi

REKTUM KANSERİNİN SEBEPLERİ NELERDİR?

Rektal kanser, rektumdaki sağlıklı hücrelerin DNA’sında meydana gelen mutasyonlar sonucu ortaya çıkar. Sağlıklı hücreler vücuttaki işlevlerini yerine getirmek için düzenli bir şekilde büyür ve bölünürler. Fakat bir hücrenin DNA’sı hasar gördüğünde hücreler anormal şekilde bölünmeye devam eder. Hücreler bölünüp biriktikçe, vücutta tümör oluşumuna sebep olurlar.

Rektum kanserine yakalanma riskini arttıran kalıtsal gen mutasyonları ;kalıtsal olarak ebeveynlerden çocuklara geçen birtakım gen mutasyonları bireylerin rektum kanserine yakalanma riskini arttırır.

Bu gen mutasyonları şunlardır:

  • Kalıtsal nonpolifozisli kolorektal kanser (HNPCC): Lynch sendromu olarak da adlandırılan HNPCC, rektum kanserine yakalanma riskini arttırır. HNPCC’li insanlar 50 yaşından önce rektum kanserine yakalanmaya meyillidir.
  • Ailesel adenomatöz polipozis (FAP): Kolon ve rektumun astarında binlerce polip gelişmesine neden olan nadir bir hastalıktır. Tedavi edilmeyen FAP’lı insanların, 40 yaşından önce kolon veya rektum kanserine yakalanma riski çok yüksektir.
  • FAP ve HNPCC gibi gen mutasyonları genetik testlerle tespit edilebilir.

Gen mutasyonları dışında rektum kanserine yakalanma riskini arttıran faktörler:

  • İleri yaş: Kolon ve rektum kanser teşhisi konan insanların çoğunluğu 50 yaşından büyüktür.
  • Bireyin kolorektal kanser geçmişi: Önceden rektum veya kolon kanserine yakalanmış olmak kanserin tekrarlama riskini arttırır.
  • Enfeksiyonel bağırsak hastalıkları: Kolon ve rektumda ülseratif kolit ve Crohn hastalığı gibi kronik enfeksiyonel hastalıklar, kolorektal kansere yakalanma riskini arttırır.
  • Ailedeki kolorektal kanser geçmişi: Ailede rektum kanserine yakalanmış bireyler varsa risk daha fazladır. Birden fazla aile üyesinde kolon kanseri veya rektal kanser varsa, risk daha da büyüktür.
  • Beslenme: Fazla miktarda kırmızı et, az miktarda sebze tüketimine dayalı beslenme şekli rektum kanserine yakalanma riskini arttırır.
  • Hareketsiz yaşam: Fiziksel aktivite azlığı rektum kanserine yakalanma riskini arttıran sebepler arasındadır.
  • Obezite: Vücut endeksi yüksek olan insanların vücut endeksi normal olan insanlara göre rektum kanserine yakalanma riskleri yüksektir.
  • Sigara ve alkol kullanımı: Sigara içen insanlarda kolorektal kanser riski yüksek olabilir. Düzenli olarak haftada üçten fazla alkollü içki içmek kolorektal kanser riskini artırabilir.
  • Radyasyon tedavisi görmüş olmak: Daha önce kanser tedavisi için karna yönlendirilen radyasyon kolorektal kanser riskini artırabilir.

REKTUM KANSERİ TANISI

Rektum kanseri genellikle rektal kanama ya da demir eksikliği anemisinin sebebi araştırılırken kullanılan testler sonucu teşhis edilir. Rektum kanseri tanısında kullanılan testler şunlardır:

  1. Kolonoskopi: İnce esnek bir tüpün ucunda bulunan kamera yardımıyla kolon ve rektumun görüntülenmesidir.
  2. Biyopsi: Kolonoskopi sırasında şüpheli görünümlü alanlardan küçük doku numunelerinin çıkarılması işlemidir. Bu doku laboratuvarda analiz edilerek kanserli hücrelerin varlığı test edilir.

Rektum kanseri teşhisi konduktan sonraki adım kanserin kapsamını (evre) belirlemektir. Evreleme, en uygun tedavi yönteminin belirlenmesine yardımcı olur.

Aşağıdaki kan testleri ve görüntüleme testleri rektum kanseri evrelemesinde rol almaktadır:

  • Tam kan sayımı (CBC): Bu test kandaki farklı hücre tiplerinin sayısını bildirir. Bu test, alyuvar sayısının düşük olup olmadığını gösterir, düşük olması da tümörün kan kaybına sebep olduğunun belirtisi olabilir. Yüksek düzeyde akyuvar, rektal bir tümörün rektumun duvarından geçmiş olmasının belirtisi olabilir.
  • Karsinoembriyonik antijen (CEA): Kanserler bazen kandaki tümör belirteçleri olarak adlandırılan maddeleri üretirler. Böyle bir belirteç olan karsinoembriyonik antijen (CEA), kolorektal kanserli kişilerde normalden daha yüksek olabilir. CEA testi, özellikle hastanın tedaviye verdiği cevabı izlemede yararlıdır.
  • BT (bilgisayarlı tomografi): Bu görüntüleme testi rektum kanserinin karaciğer ve akciğer gibi diğer organlara yayılıp yayılmadığını belirlemeye yardımcı olur.
  • Pelvisin MR görüntüsü (manyetik rezonans görüntüleme): MR, rektumdaki tümörleri çevreleyen kasların, organların ve diğer dokuların detaylı bir görüntüsünü sağlar. Ayrıca rektumun yakınında bulunan lenf bezlerini ve rektal duvardaki farklı doku tabakalarını gösterir.

REKTUM KANSERİ EVRELERİ NELERDİR?

Tümörün derecesini belirlemek için tümörden alınan bir doku örneği incelenir. Düşük dereceli tümörler yavaş büyür ve yayılırlar. Aksine, yüksek dereceli tümörler hızla büyür ve yayılır, bu nedenle daha agresif tedavi gerekebilir.

  • Evre 0: Kanser hücreleri rektumun astarındadır.
  • Evre I: Kanser hücreleri rektal mukozanın altındadır ve bazen rektal duvarın içine ilerlemiş olabilir.
  • Evre II: Kanser hücreleri rektal duvarın içine ilerlemiştir ve bazen rektumun yanındaki dokulara ulaşmış olabilir.
  • Evre III: Tümör rektumun yanındaki lenf düğümlerine, aynı zamanda rektal duvarın dışındaki yapılara ve dokulara yayılmıştır.
  • Evre IV: Tümör, rektumdan uzaktaki bir organa veya lenf bezlerine yayılmıştır.

REKTUM KANSERİ TEDAVİSİNDE KULLANILAN YÖNTEMLER NELERDİR?

Rektum kanserinin tedavisi genellikle birden fazla tedavi türünün birleşiminden oluşur. Rektum kanserinin tedavisinde kullanılan yöntemler:

  1. Kemoterapi:

Kanser hücrelerini öldürmeyi hedef alan ilaç tedavisidir. Rektum kanseri tedavisinde kemoterapi genellikle ameliyattan önce veya sonra radyasyon tedavisiyle birlikte kullanılır.

  1. Radyasyon tedavisi:

Kanser hücrelerini öldürmek amacıyla yüksek enerjili ışınların kullanıldığı tedavi yöntemidir. Kemoterapi veya radyasyon terapisi veya iki yöntem aynı anda kullanıldığında ameliyattan önce tümörü küçülterek vücuttan çıkarılmasını kolaylaştırırken, ameliyat sonrasında uygulandığında kalan kanser hücrelerini öldürerek kanserin tekrarlama riskini azaltır.

  1. Cerrahi:

Cerrahi seçenekler değerlendirilirken göz önünde bulundurulması gereken bazı faktörler vardır. Bunlar tümörün evresi, yeri ve boyutu hastanın genel sağlık durumu, tıbbi geçmişi ve tercihleridir. Rektum kanseri tedavisi, robotik cerrahi (robot yardımlı minimal invaziv cerrahi), açık cerrahi ya da laparoskopik cerrahi yöntemleriyle gerçekleştirilebilir.

Abdominoperineal Rezeksiyon (APR): Anal sfinktere (dışkının istemli/istemsiz tutulmasını sağlayan kas dokusu) çok yakın bulunan rektal tümörler için en iyi tedavi şansı sunar. Bu bölgede kanser olduğunda, cerrah hem tümörü hem de sfinkteri çıkarmak zorundadır. Aksi takdirde, tümörün çevresinde yalnızca sağlıklı doku kalmasını sağlamak mümkün değildir. Sfinkterin çıkarılması dışkının tutulmasını imkânsız kılar. Kolonun sağlıklı ucu karnın alt tarafında açılan bir açıklığa bağlanarak dışkının dışarıdan bu açıklığa bağlanmış bir torbaya boşalmasını sağlar. APR sonrası hastalar ömür boyu dışkılarını bu yolla istemsiz olarak boşaltır.

Koloanal anastomoz: Tümörün sfinkterin en az 1 cm üstünde bittiği durumlarda uygulanabilen sfinkter koruyucu bir prosedürdür. Tüm rektum çıkarıldıktan sonra kolonun ucu kese şekline sokularak yeni bir dışkı kesesi elde edilebilir veya alternatif olarak kolonun ucu doğrudan anüse bağlanabilir.

Low Anterior Rezeksiyon (LAR): Tümörün rektumun üst kısmında bulunduğu durumlarda uygulanabilen bir ameliyattır. Ameliyatta anüse zarar verilmediğinden kolonun sonu rektumun kalan kısmına bağlanak dışkının normal olarak vücudu terk etmesi sağlanır.

 

Lokal Eksizyon: Rektal tümörün bir miktar sağlıklı doku ve rektal duvarda tümörün altında kalan kısımla birlikte çıkarılmasıdır. Tümörün küçük olduğu erken evrelerinde uygulanabilen bir operasyondur.

Rektal kansere Crohn hastalığı, ülseratif kolit veya genetik yatkınlık sebebiyle yakalanmış kişilerin cerrahi operasyonları bu operasyonlardan daha kapsamlı bir operasyon gerektirebilir. Ayrıca cerrahi öncesi ve sonrası kemoterapiye de ihtiyaç duyulabilir.

da Vinci Robotik Cerrahi

Cerrahın enstrümanları ve operasyon bölgesini gerçek haliyle görmesini sağlayan üç boyutlu, yüksek çözünürlüklü, floresan görütüleme özelliklerine sahip robotik kamera küçük kesilerden hastanın ameliyat bölgesine gönderilir. Cerrah, ameliyat odasında bulunan konsoldan 540 derece dönebilme özelliği olan bu enstrümanları kontrol ederek çok dar alanlarda insan elinin yapamayacağı manevralarla operasyonu gerçekleştirir.

Robotik cerrahinin kolon kanseri ameliyatına kattığı en büyük avantaj çok dar alanlarda enstrümanların özgürce hareket ettirilebilmesidir. Hastanın karın bölgesinde açılan birkaç küçük kesiden gerçekleştirilen operasyon hastaya 3-4 metre mesafede bulunan cerrah tarafından gerçekleştirilir. Tüm operasyon boyunca hastanın başında duran bir diğer cerrah konsoldaki cerraha yardımcı olur. Cerrah konsol aracılığıyla yaptığı el hareketleri insan elinden daha fazla hareket kabiliyetine sahip olan robotik enstrümanlara ileterek kolonun kanserli kısmının çevre dokularla bağlantısını kestikten sonra kalan kısımlardan ayırarak vücuttan çıkarır. Kolonun ayrılan kısımlarını birleştirerek dışkıya yeni bir çıkış yolu sağladıktan sonra küçük kesiler kapatılarak operasyon sonlandırılır. Kolektomi sonrası kalıcı ya da geçici olarak dışkının bir torbaya boşaltılması gerekebilir. Operasyon sonrasında kesilerin küçük olması hastanın iyileşme süresini hızlandırır.

Ameliyat sırasında ana damarlar üzerindeki lenf bezlerinin çıkarılması oldukça önemli ve zordur. da Vinci Robotik Cerrahi teknolojisi sahip olduğu yüksek çözünürlüklü üç boyutlu görüntü sayesinde komşu organlar, damarlar, sinirler, lenf nodları ve ameliyat planları daha iyi tanımlanır ve ameliyat sırasında güvenli bir şekilde ameliyat yapılmasına olanak sağlar. Ayrıca rektumun en ucuna yerleşmiş büyük tümörlü hastalarda, BMI yüksek hastalar ile dar ve derin pelvise sahip hastalarda ameliyat, daha karmaşık ve cerrah için daha zor olmaktadır. 

Otonom sinir yapılarının ameliyat sahasına yakınlığı nedeniyle zarar görmesi, üriner ve cinsel işlev bozukluğu riski taşır. Pelvik kenarda ve posterior rektal diseksiyon sırasında sinirler robotik kameranın büyütülmüş görüntüsü ile daha iyi tanımlanır, sinir yaralanması en aza indirilir ve bu aşamada robotik monopolar makas ile daha ince diseksiyon yapılarak sinirlerin korunması sağlanır. Robotun istikrarlı bir çekiş ve karşı çekiş özelliği, sinir gerilmesini en aza indirir. Robotik yaklaşım, total mezorektal bölgede otonom sinirlerin korunmasındaki teknik zorlukların ortadan kaldırmasına yardımcı olur. Bu sayede ameliyat sonrası miksiyon, ereksiyon veya vajinal kuruluk gibi sorunlar daha az görülür. Bunun yanında ameliyat sırasında kullanılanilen floresan görüntüleme teknolojisi sayesinde, anastomoz yapılması planlanan bölümlerin kanlanması kontrol edilir ve daha iyi kanlanan alanlar arasında anastomoz yapılarak anastomoz kaçakları önemli ölçüde önlenir.

Ayrıca robotik cerrahinin sahip olduğu ileri teknolojik enstrümanlardan biri de akıllı ölçüm yapabilen bu sayede anastomoz kaçaklarının önüne geçebilen ve yüksek hareket kabiliyetine sahip olan akıllı staplerinin(zımbalayıcı) olmasıdır. Akıllı stapler (zımbalayıcı) sayesinde saniyede 1000 den fazla doku kalınlığı ölçümü otomatik olarak yapılır ve dokuya uygun zımbalama ve kesme işlemi gerçekleşir. Staplerın bilek hareketli olması cerrahın dar alanlarda daha iyi hareket edebilmesine ve zımbalama -kesme işlemini güvenli bir şekilde yapabilmesine olanak sağlar

Açık Cerrahi

          Açık cerrahi yönteminde kolonun kanserli tarafında açılan büyük bir kesiden gerçekleştirilen operasyonda kolonun kanserli kısmı çıkarıldıktan sonra kolonun veya rektumun sağlıklı kısmı birleştirilir. Eğer kolonun veya rektumun sağlıklı kısımları dışkının vücudu terk etmesi için uygun değilse dışkının hastanın karnında açılan bir delik aracılığıyla bağırsaktan direk olarak torbaya boşaltılması sağlanır. Açık ameliyatın sağladığı en büyük avantaj cerrahın dokuları hissederek operasyonu gerçekleştirmedir. Fakat bunun yanında hastada açılan büyük kesi ameliyat sonrası hastanın iyileşme süresini uzatır.

Laparoskopik Cerrahi

Operasyon hastanın karın bölgesinden açılan kesilerle gerçekleştirilir. Ekrandan ameliyathaneye iletilen iki boyutlu görüntü rehberliğinde cerrah uzun düz laparoskopik aletleri kullanarak operasyonu gerçekleştirir. Kanserli kolon veya kolonun bir kısmı çıkarılır ve dışkıya yeni bir çıkış yolu yaratıldıktan sonra operasyon sonlandırılır.



Genel Cerrahi ameliyatlarını robotik cerrahi sistemiyle gerçekleştiren doktorlara buradan ulaşabilirsiniz